KAİNATTA HERŞEYİ
MATEMATİK İLE DÜŞÜNME VE ALLAH’IN VARLIĞINI MATEMATİK İLE İSPAT ETME
BEDİR KÖMÜR
komurbedir02@gmail.com
Özet
Matematik, kainatta herşeyi bir
düzen içinde ve bu düzen ise matematik ile yapıldığını ayrıca her yerde
kullanıldığı ve aslında şu benzetmeyle matematiğin önemini anlatmaya çalışayım,
‘’Güneş aynaya yansıtıp karanlık bir odaya ışık saçtığında odadaki insanlar o
ışığın sadece ayna sayesinde odaya geldiğini düşünmesi ne kadar saçma olur
değil mi? Halbuki güneş olmazsa ayna tek başına o ışığı yansıtamaz. İşte güneşi
matematik, aynayı ise felsefe, fizik, astronomi vs. alanları düşünebiliriz.’’
O halde şunu diyebiliriz
Galileo’nun dediği gibi “ Evrenin dili matematiktir.” Yani matematik bilmeyen
evrenin dilini bilmiyor demektir.
Ayrıca matematik bize düzenli bir
yaşam içinde yaşamayı da sağlıyor. Evet kainata baktığımızda kainatın ne kadar
düzen içinde yaratıldığını matematik diliyle ispat etmek mümkündür. Yani
Allah’ın var olduğunu matematik diliyle ispat ediyor aslında bizlere.
Evet şu kâinatı idare eden zât, herşeyi
nizam ve mizan içinde muhafaza ediyor. Nizam ve mizan ise; ilim ile hikmet ve
irade ile kudretin tezahürüdür. Çünki görüyoruz her masnu’ vücudunda, gayet
muntazam ve mevzun yaratılıyor.
Giriş
Matrematik, ister insan zekasının
eseri olsun, ister keşif olsun, teorik olarak bulunan bir şeylerin
incelendiğinde hayatın herbir noktasında gerçeklendiğini görmek çok çarpıcı.
fibonacci sayılarının ağacın dallarının dizilimine uyması, alternatif
akımın fonksiyonu, hatta hayvanların hareketlerinin birer fonksiyonu olması...
Galileo’nun meşhur sözü olan “
Evrenin dili matematiktir.” Ne kadar doğru bir söz olduğunu ispatlamaya
çalışalım.
Aslında kainat bir düzen kurulmuş olması ve bu düzen ise matematik ile
yapıldığını görmek çok kolay. Mesela Her gezegen odaklarından birinde güneşin bulunduğu
eliptik yörüngede hareket eder vegezegeni güneşe birleştiren çizgi,
eşit zamanlarda eşit alanlar tarar. Ya da içinde bulunduğumuz küre-i arz
(Dünya) güneşe 1cm yakın veya uzak olsaydı dünyanın bu kadar güzel olmayacağını
yapılan araştırmalarda ispatlanmıştır. Her bir canlıda birer matematik
bildiğini ve yaptığını da söylenebilir. Bunlardan birkaç tanesini yazmak
istiyorum.
Köpeklerin en uygun yolu seçmesi
Tim
Pennings 2003 yılında yayımlanan makalesiyle, köpeği Elvis'in matematiksel
analiz yaptığını dünyaya duyurmuştu. Suya atılan tenis topunun peşine düşen
Elvis, çoğu zaman önce kumsal boyunca biraz koşup, daha sonra suya dalarak en
kısa sürede topa ulaşıyordu. Bir başka deyişle, suda farklı, karada farklı
hızla ilerleyebilen köpek, A noktasından B noktasına en kısa sürede
ulaşabilmesi için hangi noktada suya girmesi gerekiyorsa, o noktada suya
atlıyordu.
Karıncalar ve vektörler
Sahra
çölü karıncaları yön bulmada yol entegrasyon sistemini kullanırlar. Bu sistemde
karınca, yuvadan çıktıktan sonra yaptığı yürüyüş ve dönüş hareketlerinin
toplamını, yuvaya olan uzaklığını hesaplamak için kullanır. Karınca, yuvasına
olan mesafeyi küçük segmentlere böler; her bir segment uygun yön ve uzaklık
vektörünü taşır. Bu vektörlerin toplamıyla yuvanın uzaklık ve yönünü veren
‘homing’ vektörü elde edilmiş olur.
Arılar ve altıgen
Arılar,
peteklerini birim alanının tamamen kullanılması ve en az malzemeyle petek
yapılması için altıgen şeklinde yapmaktadırlar. Ayrıca, bütün dişi bal
arılarının yaptıkları petek gözeneklerinin açısı 70 derece 32 dakikadır.
benzer
bir şekilde ışığın hareketini inceleyen bir bilim adamı, ışığın yoğunluğu
farklı iki noktadan geçecek şekilde bir noktadan diğerine en kısa sürede nasıl
gideceğini merak etmiş. bunun için yoğunluğu farklı iki ortam düşünmüş ve bu
ortamı at pisti kabul etmiş. pistin yarısı çimen, yarısı kum olsun demiş. ve
pistin çimenle başlayan köşesinden, kumla biten köşesine kadar atın en kısa
sürede gidebilmesi için takip etmesi gereken yolu çizmiş. ve bu yol ışığın
takip ettiği yola eşit çıkmış.ve bu tür olaylara benzeyen daha nice şeyler var.
Matematik ile ilgili başka konuya da değinmek istiyorum.
Matematik, şekil, sayı ve çokların yapılarını
özelliklerini ve aralarındaki ilişkiyi akıl yoluyla inceleyen bir bilimdir.Matematik
insanlığa bahşedilen ilk bilimlerdendir. Bir yönüyle mücerret (soyut)
düşüncenin ifadesi olan bu bilim, resim ve müzik gibi bir sanat olarak da ele
alınabilir.Aslında matematikçiler bir problem çözerken bize ne gibi faydası
olur düşüncesiyle çözmezler sadece problem çözmeye çalışırlar.tabi faydası
sonradan görülür.
Mesela enteresandır ki bu teoriler, önermeler
ve teoremler zaman içinde kâinatın mülk yönünü temsil eden fen bilimlerinde
rahatlıkla uygulama alanı bulmaktadır. Meselâ fizikçilerin kullandığı bazı
matematik teoremleri, çok önceden matematikçiler tarafından geliştirilmiştir.
Fizik
ve matematik arasındaki mükemmel ilişkisi, birçok bilim adamını hayrette
bırakmaktadır. Meselâ birçok fizik kanununun basit matematik denklemlerle izah
edilmiş olması, bilim adamlarını şaşırtmaktadır. Hareket kanunlarını izah eden denklemlerden
(X=V.t, V=a.t, F=m.a h=(gt2)/2 gibi), temel elektrik denklemlerine
(V=I.R, P=I.V, E=V/d gibi), oradan kütle çekimini ve kâinatın genişlemesini
açıklayan denklemlere (F=G.m1.m2/d2, V=H.d
gibi) kadar fizikî dünyayı tarif eden kanunlar, basit matematikle rahatlıkla
açıklanmaktadır. Fakat kâinatın yaratılışındaki bu sadelik ve kolaylık, doğrusu
birçok bilim adamını hayrete sevk etmektedir. Einstein bu hayranlığını şu
şekilde ifade emektedir: "Kâinat konusunda en anlaşılmaz olan şey, kâinatın
anlaşılabilir olmasıdır."
Matematik sadece fen alanlarında değil,
felsefede de çok önemi vardır. Hatta felsefe düşüncesini kurucularından Platon,
kapısına “Geometri bilmeyen giremez” yazmıştır. Ya da Kant'a göre matematiksel
önermeler, hem evrensel ve zorunludur, yani a priori (Genelde deneyle
kanıtlamayacak olgular)dir hem de bilgimizi genişletirler yani sentetiktirler.
Kant'ın terimleriyle söylersek matematiksel önermeler 'sentetik a
priori'dir. Ve daha nice söylenimler…
Yapılan teknolojilerin hepsinde matematik
kullanıldıgını biliyoruz. Yapılan bazı teknolojileri doğadan ilham alarak
ilerlediğini biliyor muydunuz? Bir kaç tanesini yazmak istiyorum.
1.Bir
yusufçuğu ilk gördüğümüzde helikoptere ne kadar da benzediğini fark etmemek pek
olası değil. Biz ona yerel dilde helikopter böceği desek de o helikopterlerden
önce de vardı. Uçuş stili ve denge sistemiyle helikopter firmaları yusufçuğu
tasarımlarına adapte etmişlerdir.
2.Günümüzde
hızla gelişen robot teknolojisi daha çok
böceklerin sistemlerini inceleyip elektronik sisteme uyarlama uğraşındadır.
Artık bir karınca ve sinek büyüklüğünderobotlar yapılabilmektedir.
Sinekler gibi uçabilen, karıncalar gibi istenilen her yere girebilen,
örümcekler gibi tavanda yürüyebilen robotlar şu an yapılabiliyor ve gelişmiş
ülkelerin önemli endüstri kuruluşları da bu çalışmalara büyük önem veriyor.
3.Saniyede 200 bin titreşimli ses dalgaları yayabilen yunuslar bu özellikleri sayesinde rotalarındaki cisimlerin hızlarını, büyüklüklerini, şeklini bilebilirler. Sonar sistemi de aynı prensibe dayanarak icat edilmiştir.
3.Saniyede 200 bin titreşimli ses dalgaları yayabilen yunuslar bu özellikleri sayesinde rotalarındaki cisimlerin hızlarını, büyüklüklerini, şeklini bilebilirler. Sonar sistemi de aynı prensibe dayanarak icat edilmiştir.
4.Yunusların
burun çıkıntısını örnek alan tasarımcılar yunusların bu sayede suyu daha iyi
yardıklarını tespit etmişler ve gemilere de bu yöntem uygulanmıştır. Bu aynı
zamanda önemli miktarda enerji tasarrufu da sağlıyor.
5.Sesten
hızlı uçabilen Mc Donald Douglas'ın ‘Orient Express' modeli, kedi balığının hidrodinamiğe
elverişli şeklini esas alarak uçarken karşılaştığı hava direncini en az
seviyeye çekmeyi başarmıştır.
Evet
bunlara benzer daha birsürü doğadan ilham alınarak icat edilen teknolojiler
var. aslında daha icat edilmeyen veya icat edilmeyi bekleyen çok doğa
harikaları var. belkide size de ilham gelebilir ama bunlaı bilmek veya
gerçekleştirebilmek için çok iyi bir matematik bilgisine sahip olmak lazımdır.
Rabb'imiz
tabiat kitabını, matematik diliyle ifade edilebilecek bir yapıda yazmıştır.
Ünlü fizikçi Sir James Jean, bu durumu şu şekilde ifade etmektedir:
"Kâinatın yaratıcısı çok iyi bir matematikçi olmalıdır." Evet, şu
kâinatın yaratıcısının fizik ve matematiği de içine alan muhit bir ilmi vardır.
İlimlerdeki iç içelik, münasebetler, bağlantılar da onun Alîm-i Mutlak olduğuna
şahadet etmektedir. Netice olarak diyebiliriz ki, matematik ve fizik; melekût
ve mülk âlemleri gibi, birbirinin farklı derinliklerinden ibarettir. Kâinatın
fizikî (mülk) yüzü, maddî kayıtların bulunduğu ve maddenin ağır-hafif, büyük-küçük,
uzun-kısa, yaş-kuru, sert-yumuşak, geniş-dar, kolay- zor gibi kavramların
olduğu yüzüdür. Kâinatın matematik (bir yönüyle melekûti) yüzü, bir şeyin veya
hâdisenin iç yüzü, görünmeyen ciheti, mücerret tarafıdır. Fizik ile matematik
arasındaki bu münasebet, bir bakıma kâinatın mülk ve melekût yüzleri arasındaki
münasebetin bir tezahürüdür.
Evet şuna varmak istiyorum aslında Rabb'imiz
tabiat kitabını, matematik diliyle ifade edilebilecek bir yapıda yazmıştır. Şu
ana kadar bahsettiğimiz şeyler veya bahsedemediğim şeyler hepsini Rabb’imiz
tarafındaninsanlara bahşetmiştir. Rabb’imizin ne kadar kainatı düzen ve güzel
bir şekilde yarattığını aslında genel matematikle anlaşılabilir ve buna bir
örnekte Altın Oran’I bilmeyen yoktur sanırım. Genelde biraz değinmek istiyorum.
Altın oran, özellikle çeşitli bilim dallarında, mimari ve sanatsal alanlarda
yararlanılan, belirli bir tutarlılık üzerine kurulu parçalar arasındaki uyumu
yansıtan geometrik ve sayısal değerlere verilen isimdir. İlk kez Mısırlılar ve
Yunanlar tarafından mimari yapılarda, heykellerde ve diğer sanatsal alanlarda
kullanılmıştır. Temel olarak bölünen bir bütünün yan yana getirilen iki
parçasının diğer büyük parçayı oluşturması prensibine dayanır ve altın oranın
sayısal değeri 1,618'dir.
Altın Oran, Mısır’daki piramitler, Leonardo
da Vinci’nin Mona lissa tablosu, Picasso gibi ressamların birçok tablolarda
kullanılması, ay çiçeği, papatya çiçeği ve en mükemmeli olan insan vücudunda
hemen hemen her yerinde kullanıldığı az çok biliyoruz.
Vücudumuzdaki ve doğadaki canlılarda var olan
Altın Oran örnekleri, Allah’ın herşey bir ölçüyle yarattığını delillerinden
yalnızca bir tanesidir. Kendi evi olarak bize bildiren ve çok sonradan yapılan
araştırmalara göre kuzeyin güneye bölünmesi ve doğunun batıya bölünmesi ile
Mekke’nin dünyanın Altın Oran olduğu tespit edilmiştir. Aynı şe,lde Mekke’nin
de Altın Oranı Kabe olduğu tspit edilmiştir. Hatta en büyük mucize olarak bize
Kur’an-I gönderen ve Kur’anda ise sadece bir yerde Mekke geçtiği ve baştan Mekke’ye
kadar olan kısım ile Mekke’den sonar olan kısımla oranı gene bize Altın Oranı
olarak verilmektedir. Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır. “Allah herşey için
bir ölçü kullanılmıştır” (Talak suresi 3) tüm bu bilgiler bizlere Rabb’imiz
yaratma sanatındaki üstünlüğü göstermektedir.
Evet
şu kâinatı idare eden zât, herşeyi nizam ve mizan içinde muhafaza ediyor. Nizam
ve mizan ise; ilim ile hikmet ve irade ile kudretin tezahürüdür. Çünki
görüyoruz her masnu’ vücudunda, gayet muntazam ve mevzun yaratılıyor.
Kaynakça:
-www.onedio.com
-www.altinoran.gen.tr
-Tim pennings 2003 yılında yayınlanan makalesi.
-http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/kainati-anlamada-matematigin-gucu-mayis-2013.html
İfade Kullanİfade Kullan